Kız Kulesi Hakkında Merak Edilenler…
Bu Makalede Okuyacaklarınız
İstanbul Üsküdar Kız Kulesi dünyada en çok fotoğrafı çekilen yerler arasındadır, isminden midir bilmem ama en çok ta aşk ve duygu yüklü yapılardan biridir. Kız kulesi hakkında uzunca bir yazı yazmak istiyordum nasip bu güne imiş. Blogumdaki Gezi bölümüne yazacağım yazının da içinin boş olmasını istemedim.
Yüzyıllar geçmesine rağmen hala yeni keşflerin ortaya çıktığı Kız Kulesi hakkındaki en son keşfi yazımın sonlarına doğru eklemeyi uygun buldum. İç Mimar Misbah İşli uzun çalışmalar ve araştırmalar sonucunda Kız Kulesine karadan giden bir yolu ortaya çıkarmıştı. Kimbilir bu gizemli yapı hakkında daha ne gibi keşifler ortaya çıkacak.
Bunun için her zaman yaptığım gibi bir ön araştırma yaptım istedim ki yazdığım makalemin hem bana, hem de bilgi arayanlara bir faydası olsun. İnternet alemine Kız kulesi’ni sorgulattığımda bir çok ana başlık karşıma çıktı. Seo yapan arkadaşlara da bir faydam olsun diye Kız Kulesi aramalarında ilk on sıraya giren aramaları buraya yazıyorum.
- Kız Kulesi
- Kız Kulesi Tarihi
- Kız Kulesi’nin Hikayesi
- Kız Kulesini Kim Yaptı
- Kız Kulesi Efsanesi
- Kız Kulesi Nerede
- Kız Kulesi Yeni Hali
- Kız Kulesi Fotoğrafları
- Kız Kulesi Ücreti Ne Kadar
- Kız Kulesi Neden Yapıldı
İşte yukarıdaki en fazla arama yapılan anahtar kelimeler bunlardan ibaret. Yukarıdaki on başlık bir anlamda benim makalemin içeriğini de oluşturuyor. Ben hem Kız Kulesi’ni yazacağım hem de yukarıdaki sorulara cevap bulmaya çalışacağım. Sözü fazla uzatmadan, bir çok medeniyete şahitlik yapmış bu kadim yapıyı tanımaya başlayalım.
Efsanelerin Yapısı Kız Kulesi
Üsküdar’la özdeşleşmiş bu tarihi ve eşsiz yapıt yüzyıllardır birçok söylentiye, efsaneye ve en önemlisi de türlü medeniyetlere tanıklık etmiştir.
Halk arasında anlatılan efsaneler her ne kadar doğru bilemiyorum ama araştırmalarımda ki tarihi kaynaklar burasının bir aşk yeri değil de önemli bir savunma yeri olduğunu gösteriyor. Zaten şuan ki yapısına dikkatli baktığınızda kale burçları şeklindeki yapısı bunu göstermektedir.
İsminin Kız Kulesi olmasından ötürü birçok kişi ve hikâyeciler burayı bir kıza bağlayarak aşk efsaneleri dillendirmiş hatta kimi zamanda kehanetlere varan bağlantılar kurmuştur. Salacak Sahilinde gezen her kişiye bu kuleyi sorsanız mutlaka aşktan yana bir Kız Kulesi Efsanesi anlatacaktır.
İlham Veren Tarihi Bir Yapı
Kız kulesinin kızla ve aşkla alakası var mı yok mu bilmem ama tarih boyunca birçok sanatçıya ilham verdiğine, şarkılara konu olduğuna, tabloları süslediğine, romanlara ilham verdiğine, şiirlerle yad edildiğine ve yerli-yabancı filmlere mekân olduğuna şahitlik etmişimdir.
Filmlerde yaşamış bir mekândır. İstanbul Kız kulesi kentin eşsiz güzellikteki yapılarından biri olarak boğazın girişindeki kayalık adacığın üzerinde kurulmuş bir yapıdır.
Günümüzde bir restoran olarak ziyaret edebileceğiniz bu yapı eski zamanlarda bir Bizans yapısı olarak inşa edilmiştir. Günümüzde Üsküdar ilçesinde görebileceğiniz Bizans mimarisinden kalma tek eser olduğunu söyleyebiliriz.
Hiçbir kaynakta neden kız kulesi olduğu net açıklanmamış olan bu yerin geniş tarihi, şuan işletmesini yapan firma tarafından geniş bir bilgi kaynağı BURADA anlatılmaktadır. Bu sitede yayınlanan tarihi bilgiler beni ikna etti. Aynı siteden aldığım kısa ve öz bilgileri size aktarmakta yarar görüyorum.
Kız Kulesinin Tarihçesi
Deprem, savaş, yangın ve tadilat gibi başından birçok olaylar geçen Kız kulesinin kısa ve tarihsel özeti şöyledir.
Geçmişten Günümüze Kız Kulesi
Geçmişi 2500 yıl öncesine dayanan kız kulesi, Antik çağda başlayan geçmişiyle, Eski Yunan, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihini görmüş ve günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Tabiki orijinal hali böyle değildir.
M.Ö. İstanbul Kız kulesi
İstanbullu bir Rum olan araştırmacı Evripidis’in anlattığına göre önceleri Asya sahillerinin bir çıkıntısı olan kara parçası zamanla sahilden kopmuş ve Kızkulesi’nin üzerinde bulunduğu adacık oluşmuştur. Kızkulesi’nin üzerinde yer aldığı kayalıktan ilk kez M.Ö. 410’da söz edilir.
Bu tarihte Atinalı komutan Alkibiades, Boğaz’a girip çıkan gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu küçük ada üzerine bir kule inşa ettirir. Sarayburnu’nun bulunduğu yerden, kulenin bulunduğu adaya zincir gerilir ve kule böylece Boğaz’ın giriş ve çıkışlarını kontrol eden bir gümrük istasyonu halini alır.
Bundan yıllar sonra yani M.Ö. 341’de Yunan Komutan Chares, kulenin bulunduğu adacığa eşi için, mermer sütunlar üzerine bir anıt mezar yaptırır.
Roma Dönemi
M.S. 1110’lara gelindiğinde ise bu küçük adacığın üzerindeki ilk belirgin yapı (kule), İmparator Manuel Comnenos tarafından inşa ettirilir. 1143 – 1178 yılları arasında hükümdarlık süren İmparator Manuel, şehrin savunmasına yardım için iki tane kule yaptırmıştır.
Bunlardan birini Mangana Manastırı yakınına (Topkapı Sarayı’nın sahili) diğerini ise Kızkulesi’nin bulunduğu yere inşa ettiren İmparator Manuel, hem düşman gemilerini Boğaz’a sokmamak, hem de ticaret gemilerinin gümrük vergisi vermeden geçişine engel olmak için, iki kule arasına zincir bağlatmıştır.
Daha önceleri zaman zaman harap olan ve yeniden onarılan Kızkulesi, İstanbul’un fethi sırasında Venedikliler tarafından üs olarak kullanılır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u kuşattığı sırada Bizans’a yardım etmek için Venedik’ten Gabriel Treviziano komutasında gelen bir filo burada üslenmiştir.
Osmanlı Döneminde Kız Kulesi
Fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet bu küçük kaleyi yıktırır ve yerine taştan, etrafı mazgallarla çevrili küçük bir kalecik yaptırır ve buraya toplar yerleştirir. Kaleye konulan bu toplar, liman içindeki gemiler için etkili bir silah olmuştur.
Ancak kule, Osmanlı döneminde savunma kalesi olmaktan çok bir gösteri platformu olarak kullanılmış ve Mehterler burada top atışları ile birlikte nevbet (bir çeşit İstiklal Marşı) okumuşlardır. Bugün gördüğümüz kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır.
Osmanlı dönemi boyunca Kızkulesi’nin onarılarak ya da yer yer yeniden yapılarak yaşatıldığı bilinmektedir. 1510 yılında meydana gelen ve “küçük kıyamet” olarak anılan depremde İstanbul’daki pek çok yapı gibi İstanbul Kız kulesi de büyük hasar görmüş, kulenin onarımı Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleştirilmiştir.
Çevresinin sığ olması sebebiyle 17. asırdan sonra kuleye bir de fener konulmuştur. Bu tarihten itibaren kule, artık bir kale değil bir deniz feneri olarak hizmet vermeye başlamıştır. Kuledeki toplar da bu dönemde artık korunma için değil, merasimlerde selamlama için atılıyordu.
Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünden sonra tahta geçmek için İstanbul’a gelen Şehzade Selim, Üsküdar’dan geçerken, Kızkulesi’nden atılan toplarla selamlanmıştır. Bundan sonra uzun süre tahta geçen her Padişah için bu selamlama yapılarak, Padişah’ın tahta geçişi top atışları ile halka duyurulmuştur.
Gösteri Platformu’ndan Tekrar Savunma Kalesine Dönüş
1719 yılında fenerde yağ kandilinin rüzgâr etkisiyle etrafı tutuşturmasından dolayı çıkan yangın ile iç kısmı tamamen ahşap olan kule yanmış,1725 yılında şehrin Baş Mimarı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından kapsamlı bir onarımdan geçirilmiştir.
Bu onarım sonrası kule, kurşun kubbeli ve fener bölümü de kâgir ve camlı olarak restore edilmiştir. Ardından 1731 yılında kulenin feneri ile top mazgalları ve diğer yerleri yeniden onarımdan geçmiştir. Kızkulesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş devrine girmesi ile tekrar savunma kalesi olarak kullanılmaya başlar.
Daha önce eğlenceler ve kutlamalar için yapılan top atışları, bu dönemde artık savunma amaçlı yapılır.
Karantina Hastanesine Dönüşen Kız Kulesi
Kule, 1830-1831’de ise, kolera salgınının şehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüşür.
Daha sonra 1836- 1837’de görülen ve 20-30 bin kişinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı burada kurulan hastanede tecrit edilmiştir.
Kızkulesi’nde tesis edilen bu hastanede uygulanan karantina ile salgının yayılması önlenmiştir. Kızkulesi’nin Osmanlı dönemindeki son büyük onarımı II. Mahmud döneminde yapılmıştır.
Kule’nin bugünkü şeklini veren 1832-33 yılındaki tadilat sonrasında, ünlü hattat Rakım’ın yazısı ile Kızkulesi’nin kapısının üzerindeki mermere Sultan II. Mahmut’un tuğrasını taşıyan bir kitabe yerleştirilir.
Osmanlı-barok mimari tarzında yapılan bu restorasyonda, kuleye dilimli kubbe ve kubbe üzerinden yükselen bayrak direği ilave edilir. 1857 yılında bir Fransız şirketi tarafından Kuleye yeni bir fener yaptırılır.
Cumhuriyet Döneminde Kız Kulesi
İkinci dünya savaşı döneminde Kızkulesi’nde yenileme çalışması yapılır. Kulenin çürüyen ahşap kısımları tamir edilir ve bazı bölümleri yıkılarak betonarmeye çevrilir. 1943’de yeniden büyük bir onarım geçiren kulenin çevresine büyük kayalar yerleştirilerek denize kayması önlenmiştir.
Bu arada kulenin oturduğu kayanın etrafındaki rıhtımdaki ambar ve gaz depoları kaldırılmıştır. Yapının dış duvarları korunarak içi betonarme olarak yenilenmiştir.
Kızkulesi, 1959 yılında Askeriye ‘ye devredilmiş ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı, Boğazın deniz ve hava trafiğinin denetlenmesini sağlayan bir radar istasyonu olarak kullanılmıştır.
“ Deniz Kuvvetleri Tesisi Mayın Gözetleme ve Radar İstasyonu” olan binadaki sarnıç, 1965’de yapılan tadilatlar sırasında üzeri beton dökülerek kapatılmıştır. 1983 yılından sonra kule, Denizcilik İşletmeleri’ne bırakılmış ve 1992 yılına kadar ara istasyon olarak kullanılmıştır.
Kız Kulesi’nin Son Keşfi…
Türkiye’nin ikonik yapılarından Kız Kulesi’nin bir zamanlar kara bağlantısı olduğu öne sürüldü. İç Mimar Misbah İşli, Kız Kulesi üzerine yaptığı araştırmada, efsanelerde anlatıldığı gibi karayla bağlantılı bir gizli geçit bulunduğu bilgisine ulaşamadığını, ancak karadan kuleye sütunlu bir yolun olduğunu tespit etti. İşli, heyecan uyandıran keşfini ve araştırmasının detaylarını Hürriyet’e anlattı.
Günümüzde Kızkulesi…
Antik Çağ’da Arkla(küçük kale) ve Damialis(dana yavrusu) adları ile anılan Kule, bir ara da “Tour de Leandros”(Leandros’un kulesi) ismi ile ün yapmış, günümüzde ise Kızkulesi – Maiden’s Tower ismi ile bütünleşmiştir.
1995 yılında Kızkulesi’nin yenileme süreci başlar. Binlerce yıllık gizemli bir tarihe sahip bu özel mekân, kendine özgü kimliğine ve geleneksel mimarisine bağlı kalarak tamamlanan yenileme çalışması sonrasında 2000 yılında kapılarını ziyarete açar.
Bugün gündüzleri cafe-restaurant, akşamları ise özel restaurant olarak yerli ve yabancı ziyaretçilerine hizmet veren Kızkulesi, düğün, toplantı, lansman, iş yemeği gibi pek çok özel davet ve organizasyona da ev sahipliği yapmaktadır. Tarihi Bilgilerin Tamamı Değiştirilmeden www.kizkulesi.com.tr web sitesinden alınmıştır)
Kız Kulesi Ziyaret Saatleri ve Ziyaret Ücreti Nedir?
Günümüzde hem sabah kahvaltısı, hem de öğle ve akşam yemekleri için hizmet veren Kız Kulesi müze hizmeti sunmakta ve tarih meraklıları için kapılarını ziyaretçilerine açmaktadır.
Sabah 09.00 ila akşam 18.00 saatleri arasında kule ziyaretleri gerçekleştirilebilmektedir.
Kızkulesi’nin giriş katı restaurant olarak hizmet verip kafeterya menüsünden yararlanabilir yada en üst katında yer alan Kulede bar ‘da 360 derecelik boğaz manzarası eşliğinde bir şeyler de içebilirsiniz. Eşsiz manzarayı seyrederek fotoğraf çekilebilirsiniz.
Kız Kulesi Giriş Ücretleri:
Kız Kulesi’ne ÜCRETSİZ giriş yapacak olan MüzeKart sahipleri sadece 50 TL olan ulaşım ücretini ödeyecekler.
MüzeKart hakkında bilgi almak için TIKLAYINIZ
MüzeKart’ı olmayan ziyaretçiler için bilet fiyatı aşağıdaki gibidir:
- Kız Kulesi Giriş Bileti: 550 TL
- Kız Kulesi Ulaşım Ücreti: 50 TL
- Toplam Giriş Ücreti: 600 TL
*** Engel oranı %60 ve üzeri olan misafirlerimizden ücret alınmamaktadır.
*** Engel oranı %60 altı olan misafirlerimizden öğrenci ücreti alınmaktadır.
*** Gazi kartı olan misafirlerimizden ücret alınmamaktadır.
*** Şehit yakını kartı olan misafirlerimizden ücret alınmamaktadır.
Kız Kulesine Nasıl Gidilir
İstanbul Kız Kulesi’ne Nasıl Gidilir?
Deniz Yolu İle
Üsküdar açıklarında bir adacık üzerinde bulunan İstanbul Kız Kulesi yapısına gezi amaçlı veya yemek için geçiş yapabilirsiniz. Adacığa ulaşmak için Üsküdar sahilinden veya Kabataş sahilinde kayık ve teknelere binmeniz gerekmektedir.
Kısa süreli ve muhteşem manzaralı bir deniz yolculuğu ile ulaştığınız kulede eşsiz bir tarihe ve İstanbul tablosuna şahit olabilirsiniz.
Otobüsle
İstanbul Kız kulesi bir adacık üzerinde olduğu için mutlaka deniz yolunu (tekneleri) kullanmanız gerekmektedir. Bahsedildiği gibi tekneler Kabataş ve Üsküdar salacak sahilinden hareket etmektedir. Avrupa Yakasından gelecekler toplu taşıma ile tramvay, otobüs gibi araçları kullanarak Kabataş’a gelebilir oradan da Kız kulesine geçebilirler.
Anadolu Yakasından gelenler ise mutlaka Üsküdar’a ulaşıp oradan da yürüme mesafesi salacak sahiline gelerek tekneleri kullanabilirler.